Röportaj Yunus Emre Enstitüsü

Londra’dan İstanbul’a Bir Hayat Tecrübesi

HÂLÂ HATIRLIYORUM, Santorini’den Londra’ya uçuşum sırasında bir iki günlüğüne İstanbul’a konaklama için gittiğim zaman 2015 yılı Eylül ayının sonlarıydı. Sultanahmet Camisi’ne 500 metre yakınlıkta olan otelimi bulmaya çalışırken kaybolmuştum. Kafam karışmış ve yorgun bir yüzle bavulumu sürüklerken, küçük dükkânın kapısından dostça ve sıcak bir ses selam verdi. Bir yabancı bana, “Kayboldunuz mu? Ne arıyorsunuz?” dedi. Ardından oteli bulmama yardım etti ve bana iyi yolculuklar diledi. İstanbul güzelliğinin üstüne deneyimlediğim bu sıcak ifade dolayisiyle, bir gün Türkiye’ye gideceğime dair kendi kendime söz verdim. 

15 Temmuz 2016, hem Türkiye hem de benim için tarihi bir gündü. Birleşik Krallık’ta arkadaşlarım ve ailemle birlikte mezuniyet günümü kutlarken Türkiye, ülkelerini savunmak adına sokaklara çıkan milyonlarca Türk tarafından bozguna uğratılan bir askeri darbe girişimi ile karşılaşıyordu. Bu olay sebebiyle Türkiye siyaseti üzerine daha çok okumaya başladım. Daha sonra, Türkiye ile alakalı facebook ve twitter hesaplarını takip etmeye başladım.  Bu, Türkiye’ye olan ilgimi zaman geçtikçe güçlendirdi. Ancak bazen Türkçe bir şeyler gönderiyorlar ve anlamak için Google çeviriyi kullanmak zorunda kalıyorum. 

Türkçe Yaz Okulu’nu bir şekilde twitter/facebook hesaplarından gördüm. Hiç kuşkusuz, muhteşem olacağını ve denemeye değeceğini biliyordum. Bir taşla iki kuş vurmak gibiydi. Hep hayal ettiğim bir şey olan Türkiye’nin güzelliğini keşfedecek hem de Türkçe öğrenebilecektim. 

Yaz Okulu için kaldığım dört hafta süresince, gözlerimi Türkiye’yi gerçekten yeni bir bakış açısıyla görmek için açtım. İnsanların dostça ve sıcak olacağını bilmeme rağmen hakikaten misafirleri karşılama ve tebrik etmelerini görünce çok daha fazla saygı duymaya başladım. Bazı dil engellerine rağmen bize yardımcı olmak, kaldığımız yerde rahat ve mutlu olduğumuzdan emin olmak için ellerinden geleni yaptılar. Bize, daha önce bulunduğum diğer yabancı ülkelerde görmediğim nezaketi gösterdiler. Çok iyi karşılandım ve şahsen hiçbir şeyin eksikliğini duymadam kendi ülkemdeymiş gibi hissettim.

Bu, Türkiye’yi bütün olarak yemekleriyle ve kültürüyle tanıyabilmeyi, yönetim ve ihracat ürünlerini anlamayı, dilini ve tarihini öğrenmeyi ve Türk düğünleri gibi geleneklerini tanıyabilmeyi de içeren keşfedebilmek için muhteşem bir deneyimdi. Yaz Okuluna katılmaya fırsatım olduğu için ne kadar şanslı olduğumu anlatabilmek için kelimeler yetmez. Prestijli ve birinci sınıf bir yaz okulu deneyimiydi ve birçok katılımcı bu konuda bana katılacaktır.

 Neredeyse bir aya yakın zamanı orada harcamak bana hayatta bazı önemli değerlerin olduğunu dolaylı olarak öğretti. Her zaman sakin kalmak, kültür farklılıklarına saygı duymak ve takdir etmek!.. Türklerin yaşlılarına çok büyük bir saygı gösterdiğini ve konuşurlarken her zaman kibar olduklarını fark ettim. Bu programa katıldıktan sonra kişilik olarak daha büyüdüğümü sanıyorum. Eğer Türkiye’de daha fazla kalmak için herhangi bir teklif ya da bir şansım olursa, buna evet diyecek ve eşyamı anında toplayacağım. Hangi uyruğa ait olduğunuz önemli değil, herkesin Türkiye’ye mükemmel olarak uyacağını düşünüyorum. İnanıyorum ki Türkiye’de bulunan herkes kendi evlerinde olduğunu söyleyeceklerdir.

Yazar Hakkında

Shelawati Tiansin

Yorum Ekle