Edebiyat

EDEBİYAT SORMAK DEMEKTİR

Yazar: Mario Levi

Kitaplar… İyi edebiyat zaten gereken soruları da sordurtur sonuçta. Ben hayatın bu tarafını düşündüğümde, her geçen gün biraz daha çok alan kaybeden edebiyata daha çok ihtiyaç duyduğumuz kanaatine varıyorum.

Artık herkes bir yerlere yetişmeye çalışıyor! Çağımız hız çağı diyenlerin hızına yetişmek zorundayız. Bir sitem mi var bu sözlerde? Belki. Öyle ya, bizim kuşak çocukluk yıllarında bilgisayarı bilmedi, daktiloyu gördü. Çevirmeli sabit telefonları, bu telefonlarla şehir dışıyla görüşebilmek için saatlerce beklemeyi, televizyonsuz evleri, buna mukabil lambalı büyük radyoları, haberleşmek için mektup yazmayı da gördü. Boğaz’ın iki yakasını birleştiren köprülerin olmadığı bir İstanbul’da yaşamayı da… Başka ayrıntılara girmem mümkün. Ama bu kadarı bile hayatların nasıl değiştiğini göstermeye yetebilir.

Sitemin kaynağında bu fark mı var? Olabilir. Şurası kesin: Anlatmaya ve paylaşmaya çalıştığım geçmişe yönelik bir özlemim yok. İstesem o günlere dair bir şiir bulabilirim. Ama “O” zamana tekrar dönmek ister misin diye sorsalar, bu gördüklerimden sonra kesinlikle dönmek istemem derim. Neyi, nasıl yaşadıysak yaşadık. Bilmiyorduk, bugünkü kolaylıkları aklımıza bile getiremeden, daha doğrusu hayal bile edemeden yapabileceklerimizi yaptık. Zaten üzerinde durmak istediğim bu farkın hatırlattıkları değil. Ben doğrusunu söylemem gerekirse hıza, günümüzün hızına ve bu hızın doğurduklarına takılıyorum. Bazen soruyorum kendime. Aslında nereye yetişmeye çalışıyorum diye. Bu soruyu siz de arada sırada kendinize sordunuz mu? Ya çevrenizdekilere? Ben istedim ama başaramadım. Hiç kimsenin o anlarda beni dinleyecek hâli yoktu ki… Hem ben başkalarının hayatlarına karışmayı da kendime yakıştırmadım. Herkes istediği gibi yaşama hakkına sahip dedim, geçtim. Soru sorma hakkımı her zaman sakladım ama.

Buradan nereye varabiliriz ?
Hayattan kopmaktan söz etmeyeceğim. Bu hayatı reddetmekten de söz etmeyeceğim. Kimi vakitlerde aklıma takılanı soracağım sadece. Yavaşlığın da bazen bir erdemi yok mu? Mesela yavaş yavaş, tane tane konuşmanın… Daha iyi anlatabilmek için. Duyulanlara hemen karşılık vermemenin, biraz beklemeyi bilmenin… Daha iyi dinleyebilmek için. Hemen değil, ağır ağır pişen bir yemeğin. İçindekilerin tadına daha çok varabilmek için. Bir araçla bir yerden bir yere gitmektense yürümenin. Etraftakileri daha iyi görebilmek için… Nasıl geliyor? Bir gün buna da vakit ayıracağım diyebilirsiniz. Ya ayıramazsanız?

Öyleyse
Herkes kendi yolunun yolcusudur. Dediğim gibi, kimseye karışmak gibi bir niyetim yok. Ben sadece kendime sorduğum soruları sizinle paylaşmak istiyorum. Bakın tam da burada bir ihtimal çıkıyor karşımıza: Edebiyat… Kitaplar… İyi edebiyat zaten gereken soruları da sordurtur sonuçta. Ben hayatın bu tarafını düşündüğümde, her geçen gün biraz daha çok alan kaybeden edebiyata daha çok ihtiyaç duyduğumuz kanaatine varıyorum. Bir cümlenin, tek bir cümlenin bile hayatımıza yeni bir bakış açısı getirmesi mümkün mü? Sorunun cevabını vermekte zorlanıyorum. Ama ihtimale inanmak bana bir umut veriyor, gizleyemem. Ayrıca edebiyatın varlık sebebinde sormak ve sordurtmak var. Belki de asıl mühimi bu hızda kaybettiğimiz soruları sormak ve sadece sorabilmektir belki ne dersiniz?

Yazar Hakkında

Mario Levi

Yorum Ekle