Eğitim Türkiye'den Yunus Emre Enstitüsü

Suriyeli Çocukların Uzun Hikâyesi

TÜRKİYE, yakın komşusu Suriye’de meydana gelen yıkıma kayıtsız kalmadan insanî ve vicdanî sorumluluğunu yerine getirmeye devam ediyor. 3.5 milyon Suriyeliyi misafir eden Türkiye, aynı zamanda 600.000 Suriyeli çocuğun da eğitimine devam etmesini sağlıyor. Sağlık hizmetlerinden de ücretsiz bir şekilde hizmet alan Suriyeli sığınmacılara Türkiye Devleti ve halkı çok önemli bir destek oluyor.
Hiç kuşkusuz 3.5 milyon Suriyeli sığınmacının barınma, yemek, sağlık, eğitim gibi zaruri ihtiyaçlarının bir devlet bütçesinden karşılanması çok zor olmakla birlikte, asıl zorluk kültürel uyum ve eğitimdir. Türkiye, çeşitli şehirlerinde ağırladığı Suriyeli misafirlerini asimilasyon politikaları uygulamadan Türk toplumuyla entegre etmeye çalışıyor. Neredeyse birkaç ülke nüfusuna denk gelen Suriyeli sığınmacıların çocukları da Türkiye’de, Türk vatandaşlarına tanınan haklarla aynı seviyede eğitim görüyor. Aşağı yukarı 600.000 Suriyeli çocuğun okula gidip ders aldığı Türkiye’de, Türkçe öğrenen, Türk üniversitelerinden birinden mezun olup iş hayatına atılanlar bile oluyor.

Anaokulundan üniversiteye kadar farklı yaş gruplarındaki Suriyeli çocuk ve gençlere nitelikli bir eğitim vermeye çalışan Türkiye, aynı zamanda birlikte yaşama kültürünün gelişimi için de çeşitli stratejiler uyguluyor.

İnsan zorluk karşısında çözüm stratejilerini kolaylıkla bulabiliyor. Savaşın yok ettiği, kültürel hafızanın tahrip olduğu ve en önemlisi de psikolojik sarsıntıların yaşandığı ülkelerinden Türkiye’ye sığınan Suriyeliler burada farklı bir hayat yaşıyorlar.

Türkiye, savaşın meydana getirdiği trajedinin daha fazla dramatize edilmesini müsaade etmeden bütün kurumlarıyla, yani Türkiye Devleti’nin ve halkının imkânlarıyla Suriyeli misafirlere yaşanabilir bir hayat sunuyor.

Mesela Türkiye’deki Suriyeli çocuklardan 0-18 yaş grubunun bir milyondan fazla olduğu biliniyor mu? Hatta şöyle söylenirse daha doğru bir tespitte bulunabiliriz:

Bu çocukların %73’ü temel eğitim çağında olduğu gerçeğini bilen var mı? Türkiye’nin Millî Eğitim Bakanlığı bu büyük sorunu iki önemli ve değerli bir modelle çözmeye gayret ediyor: Birincisi, Suriye müfredatına bağlı Arapça eğitimin verildiği MEB’e bağlı Geçici Eğitim Merkezleri, yani kısa adıyla (GEM). Bu tarz eğitim modelini belki de ilk defa Türk eğitim bilimcileri uyguluyor. Kısa zamanlı göç hareketlerine maruz kalan çocukların eğitimden geri kalmaması için bulunan orijinal ve akılcı bir çözümdür GEM.

İkinci model ise, devlet okullarında Suriyeli öğrenciler Türk öğrencilerle bir arada eğitim görmektedirler. Burada belki de en büyük sorun doğrusu dildir, yani Suriyeli çocukların Türkçe bilmemesi problem teşkil ediyordu. Ancak Türkiye, Millî Eğitim müfredatını yeniden gözden geçirerek çoğulcu bir eğitim sistemi oluşturmuş ve ders kitaplarını yeniden revize ederek Türkçe öğretiminin daha kolay ve yaygın olması için çeşitli yöntemlere başvurmuştur.

Türkiye, büyük fedakârlıklar yapmaya devam ediyor aslında. Dünyada hiçbir milletin kendi çocuklarının eğitim saatini kısarak mülteci çocuklarının eğitimine tahsis ettiği görülmemiştir. Oysa Türkiye’nin 200’e yakın okulunun ders saatlerini yeniden ayarlayarak Suriyeli ço­cukların eğitimine tahsis ettiğini dünyada kaç kişi bilmektedir? Doğrusu araştırmaya değer bir konudur. Ayrıca, liseyi bitiren bütün Suriyeli öğrencilere denklik sınavı uygulanmakta ve üniversitelere yerleştirilmektedir.

Türkiye’de Suriyeli çocukların entegre olabilmesi ve Türkçe öğrenebilmesi için çalışan çeşitli kurumlar var. Dünya genelindeki merkezlerinde Türkçenin öğretimi, Türk kültürünün tanıtımını üstlenen Yunus Emre Enstitüsü bilim, sanat ve iş insanlarının Türkiye ile organik bir bağ kurabilmesi için çalışıyor. Türkiye’deki Suriyelilerin Türkçe öğreniminde de etkin bir rol oynayan Yunus Emre Enstitüsü geçen ay, Ankara’nın merkezî okullarının birinde “Türkçe Sınıfı” açtı.

Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Şeref Ateş, Solfasol İlkokulundaki Türkçe Sınıfı’nın açılışında, “Dünyanın her tarafında hem Türkçe öğretim malzemesi üretip hem de Türkçe öğretirken kendi ülkemize sığınan göçmen çocuklarımıza Türkçe öğretmek konusunda duyarsız kalamayız” şeklinde değerlendirmelerde bulundu.

Solfasol İlkokulunda pilot proje olarak açılan Türkçe sınıfının, öğrencilerin Türkçeyi doğal ortamda öğrenmeleri amacıyla hazırlandığını ifade eden Enstitü Başkanı Prof. Dr. Ateş, savaş mağduru olan çocukların ülkemize yakınlık duyabilmeleri için önce konuştuğumuz dili anlamlandırmaları ve buna hizmet edecek Türkçe sınıfının da örnek teşkil etmesi gerektiğini söyledi.

Anasınıfı, 1., 2. ve 3. sınıf düzeyinde tamamına yakını Suriyeli çocuklardan oluşan öğrencilerin daha eğlenceli ve kolay Türkçe öğrenmelerini sağlamak amacıyla hazırlanan sınıfta Yunus Emre Enstitüsünün hazırlamış olduğu Türkçe Öğreniyorum, Çocuklar İçin Türkçe ve Resimlerle Kelime Öğreniyorum kitapları, dil öğretim afişleri; çeşitli yayınevlerine ait okuma kitapları, etkinlik kitapları, resimli sözlükler, kelime kartları, boyama kitapları, Karagöz ve Hacivat seti ve mangala, satranç gibi zekâ oyunları yer alıyor.

Yunus Emre Enstitüsü, Suriyeli çocukların Türkçe öğrenebilmesi amacıyla Kızılay Toplum Merkezinde de çalışmalarına devam ediyor. Türkiye’de Türkçe öğrenerek, yine burada iş hayatına atılan Suriyeli sığınmacıların İş Türkçesi de Yunus Emre Enstitüsü tarafından veriliyor.

Yazar Hakkında

Selim Kutlu

Yorum Ekle