Finansal teknolojiler; bugüne kadar parasal işlemlerin süresini kısaltan veya kalitesini artıran ya da tümüyle yeni bir ürün veya hizmeti hayatımıza sokan bir tanım olarak özetlenebilir. Finansal teknolojiler için yaptığımız bu uzun tanımın yerine artık bir temel kavrama dönüşen FinTech kelimesi kullanılmaktadır. Eğer Türkçe ile ifade etmek isterseniz FinTek veya Fintek diyebilirsiniz ancak biz küresel bir kabul olan FinTech ifadesi ile yazımıza devam edeceğiz.
Türkiye’deki bankacılık sistemi 1960-1970 yıllarından itibaren bir ilerleme kaydederken 2001 yılında yaşanan yerel kriz siyasi iradenin bankacılık sektörü üzerinde gerçekleştirdiği düzenleme ve kontrollerle devrimsel bir adım atmıştır diyebiliriz. Bu adım ile Türkiye, dünyadaki en iyi finansla düzenleme kanunlarını oluşturmuş ve bankacılık sektörü, yoğun düzenleme ve kontrol altında kârlılığını sürdürmek adına yenilikçiliğin kaçınılmaz bir çare olduğunu görerek altın çağına girmiştir.
Son 15 yıl FinTech alanında Türkiye’deki bankacılık sistemi, özellikle ödeme çözümleri alanında dünyanın en ileri uygulamalarına ev sahipliği yapmaktadır. Özellikle modern kredi kartı çözümlerinde dünyada ilk taksit uygulamalarını başlatan, farklı alanlarda puan, mil, para kazanılmasını sağlayan sadakat programlarını geliştiren, POS sistemleri üzerinden ödeme yapıldığı anda kod üreten ve bu kod SMS ile gönderildiğinde telefonlara bakiye yükleyen uygulamalar gibi fikirler ilk olarak Türkiye’den çıkmıştır. Ancak Türkiye’de atılan bu adımlar sadece yenilikçi fikirler ile sınırlı değildir.
TÜRKİYE, AVRUPA’DA BİR İLK
Türkiye 2006 yılında chip&pin uygulaması ile Avrupa’da bu uygulamaya geçen üçüncü ülke ve aynı yıl temassız ödemeler teknolojisini sunmaya başlayan ilk ülke olmuştur. Bu teknolojilerin kabul görmesi açısından dünyada rakipsizdir. 2017 yılı itibarıyla Türkiye’de 18,5 milyon temassız özelliğine sahip kredi kartı ve 608 bin adet temassız ödeme noktası bulunmaktadır. Konuyu daha iyi anlamak için farklı bir veri paylaşacak olursak, ABD imza eşliğinde kullanılan çipli kartlara 2016 yılında kısmen geçiş yapabilmiştir. Şu anda Türkiye’deki çeşitli bankaların Android işletim sistemli cep telefonu uygulamalarında kart kullanılmaksızın temassız POS ödeme noktalarında telefonla ödeme yapabilmek mümkündür.
Türkiye, tüm bu adımları atarken ödeme teknolojileri alanında dünyanın parmakla gösterdiği ve imrendiği bir örnek hâline gelmiştir. Bu noktada Bankalararası Kart Merkezi (BKM) Genel Müdürü Dr. Soner Canko’nun sözlerini hatırlatmak gerekir: “Türkiye’nin özellikle son 15 yılı aşkın süredir geçmişten gelen deneyimleri ile oluşturduğu güçlü bir bankacılık ve finans sistemi var. Biz bu sistemin bankalarımız üzerinde oluşturduğu rekabet yönlendirmesini, adına FinTech demeksizin, zaten uzun süredir görüyor ve yaşıyoruz. 25 yılı aşkın bir süre önce birbiri ile rekabet içindeki bankalarımızın ortak faydası için kurduğu BKM doğal bir rekaberlik (rekabet ederken birlikte hareket edebilmek) kurumu.”
Canko’nun bu sözlerinin arkasında BKM’nin geliştirdiği dünyanın ilk ulusal dijital cüzdanı BKM Express ve Türkiye’nin kendine ait ödeme çözümü TROY yer alıyor. Her ikisi de bugün Türkiye için maddi ve manevi değeri çok yüksek çözümlerdir ve tüm dünyanın ilgisini çekmektedir.
VE GELECEK…
Şu anda küresel alana bakışımızı çevirdiğimizde FinTech ekosisteminde yapay zekâ, robot danışmanlar, sadece bir mobil uygulamadan oluşan şubesiz bankalar, internet üzerinden sipariş verilebilen buzdolapları ve merkezî hiçbir kontrol mekanizmasına bağlı olmayan Blockchain gibi teknolojiler üzerinden çalışan Bitcoin gibi kripto para birimlerinin geliştiğini görmekteyiz. Türkiye şu ana kadar geliştirdiği deneyim ve altyapı ile FinTech alanında dünyanın lider ülkelerinden birisi durumunda. Bu avantajı sürdürmekten geri kalmaması için şu anda İstanbul’da tamamlanma aşamasına gelen Finans Merkezi ile gelecek 50 yıllık dönemin temel hazırlıklarını tamamlıyor. Belki de Canko’nun şu sözleri FinTech açısından Türkiye’nin geleceğini en doğru şekilde tanımlıyor: “Bu topraklarda büyüyen bankacılık deneyimi, başarılı girişimlerimiz, rekabetlik çatısı altında oluşturduğumuz organizasyonlarımız ile ülkemizdeki sinerjiyi önce bölgemizde lider olarak taşımak ve ardından tüm dünyaya örnek olmak nihai hedefimiz. Bu sadece Türkiye’nin stratejisi değil, tüm dünyanın örnek alacağı bir Türkiye stratejisi olarak tanımlamalıyız.”
Yorum Ekle