Seyahat

Bir Zamanlar Halep

emre.ozcan@cubemedya.com'
Yazar: TR Editör

Geçmişte Osmanlı coğrafyasındaki en güzel şehirlerden biri olan Halep, bugün onu tanıyanların ve ona dair güzel hatıralar barındıranların gönlünde derin yaralar açıyor.

Yazı: CENGİZ AKGÜN

Suriye’nin en güzel şehirlerinden biriydi Halep. Anadolu’dan Mezopotamya’ya ve Akdeniz’den İran’a uzanan yolların birbirine kavuştuğu noktada kurulmuştu ve tarihi çok eskilere dayanıyordu. Yol, kervan demekti. Kervan ise ticaret… Ticaretle zenginleşti Halep. Zenginleştikçe medeniyet seviyesi yükseldi. Ancak yol sefer demekti. Sefer ise asker… Sayısız ordu geçti Halep’ten ve pek çok kez saldırıya maruz kaldı, tahrip edildi ve yağmalandı.

UÇSUZ BUCAKSIZ TARİH

MÖ 18. asırda Yamhad Krallığı tarafından başkent yapılmıştı Halep. Sonrasında Anadolu’da kurulanan Hitit Krallığı’nın eline geçti ve Hititlerin en önemli eyalet merkezlerinden biri oldu. Hatta ilerleyen zamanda Halpa Krallığı adıyla müstakil bir Hitit devletçiği hâline geldi. Hititleri Asurlar, Persler, Romalılar ve Bizanslılar takip etti. Her medeniyet kendi inanışına ve mimari üslubuna göre inşa etti şehri. Mesela, Bizans zamanında şehirde pek çok kilise inşa edilerek Hristiyanlık merkezi hâline getirilmişti. Suriye Valisi ve Kumandanı Ebû Ubeyde b. Cerrâh’ın emrindeki İslam orduları Halep’e geldiklerinde şehir halkı, canlarına, mallarına, şehrin surlarına ve binalara dokunulmaması şartıyla teslim olmak istediklerini belirttiler. Haleplilerin şartlarını kabul eden Müslümanlar, Antakya Kapısı’ndan şehre girdiler. Sonraki dönemde şehir Müslüman valiler tarafından yönetildi. Halep, bu döneminde hiçbir zaman idari merkez olmadı. Ama özellikle Abbasiler ve Emeviler devrinde önemini muhafaza etti. Ancak Emevilerin dağılmasından sonra ihmal edildi. Emevilerden sonra Halep, çeşitli valiler, bedeviler, ufak devletçikler ve Bizanslıların saldırılarına uğradı. Güçlü olanlar ya şehri muhafaza etti ya da ele geçirmeyi başardı. Bazen halkının bolluk içinde yaşadığı, bölgenin en önemli şehirlerinden biri oldu. Bazen de yoğun yağma ve tahribatlara maruz kaldı, binlerce Halepli kılıçtan geçirildi.

BİR OSMANLI ŞEHRİYDİ

Müslümanlar şehri fethettikten sonra pek çok mimari eser inşa etmişlerdi. Selçuklu, Eyyûbî ve Memluklü devirlerine ait pek çok eser bulunuyordu. Halep şehri, Zengîler ve Eyyûbîler zamanında çok parlak bir çağ yaşamıştı. Özellikle ilim, kültür ve sanat noktasında merkez olarak görülüyordu. İlme ve âlimlere çok önem veren Zengîler, başta Halep Atabeyi Nureddin Mahmud eliyle Halep olmak üzere Suriye’de medreseler inşa ettirdiler. Yine Memlukler de kendi devirlerinde Halep’te sayısız medrese, cami ve kütüphane inşa etmişlerdi. Hatta o dönemde Halep hakkında eserler kaleme alınmış, ona methiyeler düzen şiirler yazılmıştı. Halep’in kültür durumu Haçlı Seferlerinden ve Moğolların ölçüsüz ve acımasız istilalarının sebep olduğu tahribattan oldukça etkilenmişti. Devrin seçkin ilim, fikir ve sanat erbabı Halep’i terk etmek zorunda kalmış, pek çoğu Mısır’a gitmişti. Nihayetinde Halep, Osmanlılarla birlikte tarihinin en parlak zamanını yaşayacak, tarihinde henüz şahit olmadığı kadar gelişecekti. Yavuz Sultan Selim komutasındaki Osmanlı askerleri Anadolu’yu geçti ve Mercidâbık ovasında Memluk Sultanı Kansu Gavri’yi yendi. Bu zaferden sonra Osmanlı egemenliğine giren pek çok şehirden biri de Halep’ti. Yavuz Sultan Selim devrinde Halep’in Memluklü dönemindeki yönetim şekline dokunulmayarak onu da diğer şehirlerle birlikte Şam Beylerbeyi İdari Bölgesi içinde bıraktı. Ancak Yavuz’un vefatıyla Osmanlı tahtına geçen Kanuni Sultan Süleyman, devrinde Halep müstakil beylerbeyi yapıldı. Bu tarihten sonra şehrin ve çevresindeki bölgenin çehresi hızlı bir şekilde değişti. Halep şehri nüfus olarak ağırlıklı olarak Araplardan oluşmaktaydı. İktisadi yönden şehir esnafının ham madde ihtiyacının ve şehirde ihtiyaç duyulan veya tüketilen yiyeceklerin kaynağı Anadolu’ydu. Bu da Halep’in Türklere yakınlaşmasını sağladı. Ayrıca şehir, Osmanlı teşkilatına çok çabuk adapte olmuştu. Bu özellikleriyle Halep, Arapların yaşadığı tipik bir Türk-İslam şehri hâline geldi. Bu tesiri devrin mimari tarzında, yemek kültüründe ve yaşayışında görmek mümkündü.

GÖZDEN DÜŞEN MÜCEVHER

  1. asırda Doğu Arabistan’ın Osmanlı hâkimiyetine girmesiyle Halep önemli bir ticaret merkezi hâline geldi. Özellikle Avrupalı tüccarların yönü Şam’dan Halep’e döndü. 1548’den itibaren belli aralıklarla Venedik, Fransa ve İngiltere, Halep’te konsolosluk açtı. Avrupa’dan yünlü kumaş ve gümüş getiren tüccarlar, mallarını burada Hint baharatıyla değiştiriyorlardı. Ancak asrın sonlarında Avrupalı tüccarların aradıkları başlıca ürün İran ipeği hâline gelecekti. 17. asır Halep için nüfusunun ve ticaret kaynaklı zenginliğinin en yüksek seviyeye ulaştığı dönemdi. Ancak bu zenginlik devri sadece bir asır sürdü. Ticari zenginliğin temel kaynağı İran ipeğiydi. İran’dan Halep üzerinden kervanlarla getirilen ipek, Akdeniz üzerinden gemilerle Avrupa’ya taşınıyordu. Safevi Devleti’nin dağılmasıyla İran ipeğinin kalitesi düştü. Bu durum Avrupalı ipek müşterilerini başka kaynaklar ve yollar aramaya sevk etti. Artık kervanlar Halep’ten geçmeyecekti. 19. asırda Suriye bölgesindeki iki şehrin, Şam ve Beyrut’un hızlı yükselişi karşısında direnemeyen Halep, iktisadi ve siyasi olarak sarsıldı. Kısa bir süre sonra da Birinci Cihan Harbi’nin ayak sesleri işitilmeye başlayacaktı. 1918 Ekim’inde İngiliz ve isyancı Arap kuvvetleri Osmanlı birliklerini geri çekilmeye zorlayacak ve Halep, 23 Ekim’de Faysal el-Hâşimî idaresindeki krallığa katılacaktı. Böylece 402 yıllık Osmanlı hâkimiyeti sona ermiş oldu. Birinci Dünya Savaşı öncesinde Halep, İstanbul ve Kahire’den sonra Osmanlı coğrafyasının üçüncü büyük şehriydi. Onca yıkıma ve yağmaya rağmen topraklarından varlık göstermiş medeniyetlerden yüzlerce iz barındırıyordu. Son yıllarda yaşanan acımasız savaşta sadece bu kadim şehir değil büyük bir insanlık mirası da ağır yara aldı. Aslında bu bizim, hepimizin, insanlığın günahı… Öyle değil mi?

ÖNEMLİ MİMARİ ESERLER

Halep Kalesi: Dünyanın en büyük ve en eski kalelerinden biri olarak tanınan kale, birçok medeniyet tarafından kullanıldı. Bugünkü hâlini Eyyûbiler devrinde aldığı düşünülüyor.

Ulu Camii: 8. asrın başlarında inşa edilen caminin 1090 yılında yapılan minaresi 2013 yılında savaş nedeniyle yıkıldı.

Mescidü’l-etrâs: Halep’te inşa edilen ilk caminin duvarlarındaki kitabeler tarihî birer belge özelliği taşıyor.

Firdevs Medresesi: 1235 yılında Eyyûbî Hükümdarı el-Melikü’n-Nasır Yûsuf’un eşi Safiyye Hatun tarafından yaptırıldı.

Hüsreviye Külliyesi: Cami, medrese ve türbeden oluşan külliye, Kanuni Sultan Süleyman’ın vezirlerinden Hüsrev Paşa tarafından Mimar Sinan’a yaptırıldı. Şehrin tanık olduğu son savaşta yerle bir edildi.

 

Yazar Hakkında

emre.ozcan@cubemedya.com'

TR Editör

Yorum Ekle