Hititlerden Perslere, Bizanslılardan Osmanlılara pek çok medeniyetin izlerini taşıyan Hatay’ı gezmeye dünyaca ünlü Antakya Mozaik Müzesinden başlayabilirsiniz. MS 2. ile 6. yüzyıllara ait olan bu mozaikler, “tessera” adı verilen zar şeklindeki renkli taşlardan yapılmış. Müze gezisinden sonraki ikinci durağımız olan Harbiye, defne korularıyla kaplı derin bir vadiyi süsleyen şelaleleriyle ünlü. İlçede defne sabunu ile ipek dokumalar satan dükkânlar dikkat çekiyor. Asi Nehri’nin karşı kıyısındaki eski mahallelerde gezinmek, şehrin ruhunu hissetmenin en iyi yollarından biri. Eski kent dokusunun en iyi korunduğu yerlerden biri olan Kurtuluş Caddesi üzerinde, ahşap ve taş Antakya evlerinin nadide örnekleri sıralanıyor. İki-üç katlı evlerin ön cepheleri güneşe, havuzlu ve bahçeli taş avluları ise dağlara bakacak şekilde inşa edilmiş.
MEDENİYETLER MOZAİĞİ
Anadolu’nun önde gelen inanç merkezlerinden biri olan Hatay’da görülmeye değer çok sayıda tarihî cami var. Habib Neccar Cami, Şeyh Ahmet Kuseyri Cami ve Türbesi, Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi, Payas Sokullu Külliyesi ve Ulu Cami bunlardan bazıları. Farklı dinlerin asırlardır bir arada huzur içinde yaşadığı Hatay’da, köklü tarihî ve kültürel miras yaşamın her ayrıntısında kendisini hissettiriyor. Anadolu’nun en eski ve önemli yerleşim birimlerinden biri olan Hatay, farklı medeniyet ve inançlara beşiklik etmesiyle attığınız her adımda müzede geziyormuşçasına hissettiren, tarih kokan eşsiz bir şehir olarak karşımıza çıkıyor.
HİKÂYESİ OLAN BİR ŞEHİR
Hüseyin Yayman (Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı)
Hatay’ı anlatmaya başlamak için belki de en doğru kelime, hoşgörü. Bu kent, 21. yüzyılda bile barışa, kardeşliğe aç bir dünyaya, binlerce yıldır eşine az rastlanır bir hoşgörü dersi veriyor. Binlerce yıldır Türkü, Arabı, Kürdü, Müslümanı, Hristiyanı, Yahudisi barış içinde yaşıyor. Bölge birlik ve kardeşlik içinde bir arada yaşama kararlılığına sahip. Bunu her sokağında, her insanında hissedersiniz.
Yorum Ekle