Nostalji

DÜNYAYA AÇILAN “KUTU”: RADYO

emre.ozcan@cubemedya.com'
Yazar: TR Editör

Radyo, geçmişten günümüze her zaman var olan, fakat hiçbir zaman eskimeyen eğlenceli ve bilgilendirici bir kutu olmaya devam edecektir.

Yazı: AYŞE NUR AZCA

20. yüzyılın önemli kitle iletişim araçlarının başında şüphesiz ki radyo geliyor. Radyo, ışığa, görüntüye, kameraya ya da oyunculara ihitiyaç duymadan; haberden “arkası yarın” olarak adlandırılan roman okumalarına, müzikten sesli tiyatrolara kadar insanları bilgilendiren ve eğiten bir icat olmuştur.

1927 yılında Türkiye’ye kendini açan bu kutu, her eve misafir olmazdı. İlk olarak kahvehaneler ve kamu alanlarında var olan radyo, dinliyenlerini buralarda beklerdi. İletişim ve haberleşmenin kısıtlı imkânlarla sağlandığı bu dönemde haberler, her akşam kahvehanelere toplanan halk tarafından merakla dinlenir; uzun süre tartışması yapılırdı. İlerleyen zamanlarda radyonun evlere girmesiyle kadınların ve özellikle de çocukların vazgeçilmezi hâline geldi. Başköşede yerini alması ve dantelli örtülerle muhafaza edilmesinin sebebi evin en kıymetli eşyası olarak görülmesindendi. Radyo kimin evinde var ise mutlaka ona konuk olunur, bütün bir dikkatle haberler dinlenir; her gün heyecanla arkası yarında okunacak romanlar beklenirdi. Zira radyo insanların hem bilgi aldığı hem de kültür sanat faaliyetlerinin takip edildiği yerdi.

RADYO TİYATROSU

Bir kişi ve koca bir tiyatro eseri… Ortada hiçbir zahmet yokmuş gibi gözüken fakat bütün yükü tek bir sese bırakan ve bir o kadar da dinleyicinin hayal gücünü açan bir alandan bahsetmek istiyorum. Radyo tiyatroları, 1940-1946 yılları arasında telifli eserlere yönelmiş halkı Madam Butterfly, Toska, Marya’nın Kaprisleri, Kibarlık Budalaları, Şair Evlenmesi gibi Batı’nın klasik eserleriyle tanıştırmıştır. Daha sonra ise halk hikâyelerine yönelmiş, herkesin çok iyi bildiği ve tekrar tekrar dinlemekten zevk alacakları Kerem ile Aslı, Tahir ile Zühre gibi eserlerle dinleyiciyi başbaşa bırakmıştır. Bu dönem radyo tiyatrosu, çocuk dinleyenlerini de göz ardı etmemiştir. 1941 yılında radyo tiyatrosunun içinde yer alan Radyo Çocuk Kulübü Programı ile radyo çocuk oyunları yayınlanmıştır. Bu oyunların içinde dünya klasiklerinden Pinokyo, önemli kişilerin yaşam öyküleri çocukların hayal dünyasına sunulmuştur.

TÜRKÇENİN SESİ

Yunus Emre Enstitüsünün projesi olarak Türkçe öğretmek ve Türk kültürünü bütün dünyaya tanıtmak amacıyla kurulan Türkçenin Sesi Radyosu, Türkçe öğrenimine yardımcı olmak için geniş kitlelelere ulaşan ilk radyodur. İnternet radyosu olarak yayın hayatına başlayan Türkçenin Sesi Radyosu,  Avrupa Dil Portfolyosu’ndaki dil öğretim sistemine uygun olarak kurulmuştur.  Haftanın yedi günü 24 saat yayında olan radyo, birçok farklı programı ve müzik türlerini içinde barındırmaktadır. Yayınlanan bu programlar, Türkçenin temel, orta ve ileri düzeyde dil seviyelerine uygun olarak düzenlenmiştir. Türkçenin Sesi Radyosu yayın hayatındaki başarısını, Ulusal Radyo Platformu (OYDAR) tarafından sosyal medya üzerinden gerçekleştirilen 2.Radyo Akademi Ödülleri kapsamındaki Kültürlerarası Dostluk ve Etkileşim Ödülü’nü alarak göstermiştir.

Türkiye’de radyo, 1927 yılında Türk Telsiz Telefon Anonim Şirketi (TTTAŞ) tarafından kuruldu. Bu yıllarda yayınlar canlı olarak yapılıyordu. 1936 yılında radyonun yönetimi, devlet kurumu olan PTT geçmiştir.

Radyo, PTT tarafından 1940 yılında Matbuat Umum Müdürlüğüne devredilmiştir. Teknolojik olarak güçlenmiş, yayın süresini ve yayın gücünü de bu dönemde artmıştır. 1946’da radyo yayınları Basın-Yayın ve Turizm Genel Müdürlüğü tarafından yapılmıştır.


Yazar Hakkında

emre.ozcan@cubemedya.com'

TR Editör

Yorum Ekle