Dizi Gündem Sinema Yunus Emre Enstitüsü

Yunus Emre Enstitüsü Oktay Kaynarca’yı Ağırladı

Yazar: TR Dergisi

Tiran Yunus Emre Enstitüsü, Oktay Kaynarca’yı Enstitünün sosyal medya kanallarında yayınlanan bir programda ağırladı.

Sunuculuğunu Balkanların ünlü spikeri Jusuf Emin’in üstlendiği programda Oktay Kaynarca sanat kariyeri ve oyunculuk hakkında konuştu. Türk dizilerinin Türk dilini ve kültürünü yaymakta önemli bir misyon üstlendiğini vurgulayan Oktay Kaynarca, Yunus Emre Enstitüsünün yaptığı faaliyetler hakkında, “Bizim kültürümüzün insanlar tarafında biliniyor olması, insanlar tarafından özümseniyor olması bir ülke için çok değerli ve önemli bir şey. Dolayısıyla bunu yapan kurum da çok değerli ve önemli.” dedi.

Tiran Yunus Emre Enstitüsü, Balkanlar’ın ünlü spikeri Jusuf Emin’in sunumuyla ünlü oyuncu Oktay Kaynarca ile 1 Temmuz 2020 tarihinde unutulmaz bir programa imza attı. “Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz” ve “Kurtlar Vadisi’’ gibi birçok dizide oynadığı rollerle sadece Türkiye’de değil birçok ülkeden büyük bir hayran kitlesine sahip olan Kaynarca, sanat kariyeri hakkında konuştu. “Yunus Emre Enstitüsü Dijital Söyleşileri” kapsamında gerçekleşen programda ayrıca oyunculuk, sinema ve tiyatro hakkındaki görüşlerine yer veren ve meslek sırlarına değinen sanatçı, oyuncu adaylarına yol gösterici tavsiyelerde bulundu.

Balkan ülkelerinden Arnavutluk ve Kosova’daki hayranlarının sorularını yanıtlayan Kaynarca, programda Azeri ressam Elmar Memmedzade’nin sürpriziyle karşılaştı. Dünyada ilk kez şeffaf ipek üzerine Kuran-ı Kerim yazan Azerbaycanlı ressam hattat Tünzale Memmedzade’nin gölge tekniğiyle resim yapan ressam kardeşi Elmar Memmedzade canlı yayına katıldı. Azeri ressam Elmar Memmedzade ince ipeğe yaptığı Kaynarca’nın portresini duvara yansıtarak izleyenlere görsel şölen yaşattı. Tiran Yunus Emre Enstitüsünün organize ettiği program Arnavutluk’un ünlü televizyon kanalı Vizion Plus’ın resmi Facebook sayfasında da canlı olarak yayınlandı. Programı binlerce kişi izledi.

ÇOCUKLUK HAYALİ OYUNCU OLMAKTI

Kaynarca oyunculuğa başlama sebebini şöyle anlattı:‘‘Bu benim çocukluğumdan beri istediğim bir şey. Farkına nasıl vardığımı söylersem daha doğru olur. Sizin yaşınız yetmez. Televizyonun ilk dönemlerinde, Türkiye’de televizyonun seyredilmeye başlandığı ilk zamanlardan itibaren, televizyon benim çok ilgimi çekmişti. Var olan televizyon mecrası o kadar çok ilgimi çekiyordu ki başından ayrılamıyordum. Daha sonra farkına vardım ki beni oyunculuk yapmaya iten şey televizyon oldu. Ondan sonra da lisede daha fazla pekişti. Nasıl yapabilirim bunu profesyonel olarak nasıl hayata geçiririm diye düşündüm. Sonra düşündük taşındık bunu okulunu okumak gerekiyor. Konservatuarı gittim.” Oyunculuk olmasaydı havacılık okumak istediğini ve çevresinin kendisine doktorluk mesleğini yakıştırdığını söyleyen Kaynarca, “O zamanlar hayalim havacı olmaktı ama oyunculuk ağır bastı” dedi.

OYUNCULUĞUN ALTIN KURALI: EĞİTİM, ÇALIŞMAK VE DİSİPLİN

Oyunculukta eğitimin oldukça önemli bir yeri olduğuna değinen Oktay Kaynarca başarılı bir oyuncu olmanın sırlarını hayranlarıyla paylaştı. Fiziksel görünüşün oyunculuk için yeterli olmadığını belirten Kaynarca, çalışma ve disiplinin önemini şöyle dile getirdi: “Bir sürü genç arkadaşımı çok başarılı buluyorum, çok becerikli buluyorum, çok yetenekli buluyorum. Birçok arkadaşımı çok beğenerek izliyorum. Ama bunun yanı sıra tabi maalesef kabul etmek gerekir ki sadece fiziklerinden dolayı, ki o da lazım, başrol oyuncusu olmuş arkadaşlarım, yaptıkları işin içerisinde eğer okullu değillerse, tecrübeli oyuncu arkadaşlarıyla meseleyi ciddiye alıp, kendilerini eğitmeleri gerekir. Başrol oynamak önemli bir iştir. Her rol çok önemlidir. Bu disiplin denilen şeyi oyunculuk içinde edinemezsek, daha doğrusu, o sistem içerisine geçiremezsek, bu bütün sete nükseder ve daha sonra uzun süre bir iş yapamazsanız.”

İYİ BİR OYUNCUNUN ENTELEKTÜEL OLMASI GEREKİR

Jusuf Emin’in oyuncu olmak isteyen gençlere tavsiyesinin ne olacağına dair sorusuna karşılık Kaynarca şöyle konuştu:

“Bir oyuncunun gelişmesi bir astronotun gelişmesi kadar zor bir iştir, iyi bir oyuncudan bahsediyorsak eğer. O yüzden çok meşakkatli bir iştir oyunculuk. Öncelikle onu kabul edip bu işe öyle başlamaları gerektiğine inanıyorum. Iskalama oranı çok yüksek bir iştir. Hayatınız boyunca tırmalayıp tırmalayıp, gerçekten hayal ettiğiniz yere gelemeyebilirsiniz. Çünkü maalesef bu riskli bir iştir. Ama etrafınızdaki insanlar sizi doğru yönlendirirse en azından istediğiniz yere gelme şansını yakalayabilirsiniz diye düşünüyorum. Şimdi arkadaşlara söylediğim şey şu oluyor: Diyorum ki bir oyuncu çok gözlemliyor olmak zorunda. Bir kere mutlaka çok okumak zorundasınız. Mutlaka çok seyretmek zorundasınız. Mutlaka, çok şey dinlemek zorundasınız. Çok şey bilmek zorundasınız. Gerçekten abuk sabuk ya ben bunu niye biliyorum dediğiniz bir şey bir gün öyle bir lazım oluyor ki herhangi bir yerde. Çünkü o kadar çok dünyanın içine girip çıkıyorsunuz ki yaptığınız iş dolayısıyla. Birden “Hay Allah ya! Ben bunu nereden biliyormuşum, iyi ki de biliyormuşum” duygusu, sizi bambaşka bir yere taşıyabiliyor. Algınızın açık olması gerekiyor. Neredeyse iyi bir entelektüel olmanız gerekiyor. Birçok şeyi okumanız gerekiyor.”

‘TİYATRO OYUNCUNUN ER MEYDANIDIR’

Tiyatro eğitimi aldığını dile getiren Oktay Kaynarca, televizyon oyunculuğuna adeta tepetaklak girdiğini ifade etti. Tiyatro ve televizyon oyunculuğunun birbirinden ayrı ve gerekli mecralar olduğunu söyleyen Kaynarca, tiyatronun bir oyuncunun başarısında oldukça belirleyici olduğuna şöyle dikkat çekti: “Ben her zaman şey diyorum: Arada bir tiyatro yapmak zorundayız. Tiyatro oyuncunun bilenme yeridir. Biz kendimizi orada bileyleriz. Sahneye çıkmak başka bir şeydir. Seyirciyle temas etmek, o salonun var olan enerjisini birebir hissedebilmek çok önemlidir, vazgeçilmez bir şeydir. Mümkün olduğu kadar, fırsat buldukça tiyatro yapmaya çalışırız. Yapmaya da çalışmalıyız. Tiyatroda ıskalama şansınız yoktur. Hastalanma şansınız yoktur, her şey anlıktır ve orası er meydanıdır bir oyuncu için. O yüzden de tiyatro yapabilen insan önemli insandır. Gerçekten orası farklı bir alan. Oyunu durdurup sizi oraya çıkarsam, üç tane cümle ezberletmeye çalışsam, bu işle ilgilenmiyorsanız, adınızı unutabilirsiniz. Gerçekten öyle enteresan bir iştir, heyecanı yüksek bir iştir. Yüz küsür oyun oynamışımdır, yüzüncü oyuna çıksam da aynı heyecana çıkmış olduğumu hatırlıyorum.

ÜLKESİNİ TANIMAYAN DÜNYAYA AÇILAMAZ

Oktay Kaynarca bir oyuncunun dünya çapında ses getirecek işler yapmak için öncelikle kendini ve ülkesini çok iyi tanımasının gerekli olduğunu söyledi. Kaynarca şöyle konuştu: “Dünyadan haberdar olmanız gerekiyor. Özellikle ben şuna inanıyorum, bu bizim için çok önemlidir. Kendi ülkesini tanımayan dünyaya dair bir şey yapamaz. Önce kendini çok iyi tanıyacaksın. Ulusallıktan evrenselliğe diyorum ben buna. Önce ulusal olmak zorundasın, sonra evrensel olmak zorundasın. ‘‘O yüzden kendi ülkeni, kendi insanını çok iyi bileceksin ki daha sonra dünyaya bunu nasıl gösterebileceğine dair bir bilgin olsun.’’

TÜRK DİZİLERİ TÜRKÇEYE İLGİYİ ARTIRIYOR

Oktay Kaynarca, Jusuf Emin ile yaptığı söyleşi sırasında Türk dizilerinin, dünya genelinde Türkçeye artan ilgiye olan katkısından şöyle bahsetti: “Türk dizileri seyredip Türkçeyi öğrenen bir sürü insan var. Türkçeyle alakası olmayıp sadece Türk dizileri seyrederek Türkçeyi öğrenen insan o kadar çok mutlu ediyor ki bizi; yani çok şaşırtıcı ve çok mutlu edici.” Jusuf Emin de “Türk dizilerini izleyerek Türkçeyi öğrenen o kadar büyük bir kitle var ki aslında. Yunus Emre Enstitülerine kurslara gidiyorlar meraklarından. Aslında daha çok misyonerlik görevi üstleniyorsunuz dizilerle.” demesi üzerine ünlü oyuncu, Türk dizilerinin dünyadaki etkisinden bahsetti. Kaynarca, Türk dizileri sayesinde Türk kültürü, dili, örf ve ananevi özelliklerinin başka insanlar, başka kültürler tarafından öğrenildiğine dikkat çekti. Bir dönem Amerikan dizilerinin dünyada yaygın olduğunu ancak şimdi Türk dizilerinin ön plana geçtiğini belirten Kaynarca şöyle konuştu: “Bunun avantajının çok önemli bir şekilde kullanılması gerekiyor. Özellikle Balkan ülkelerinde, Arap ülkelerinde, Türk Cumhuriyetlerinde hatta Brezilya’da, hatta Arjantin’de, oralarda seyrediliyor olmak çok önemli bir sorumluluk bence. Bununla da ilgili her düzeyde mutlaka ve mutlaka daha iyi aktiviteler oluşturulması gerektiğine inanıyorum.”

‘YUNUS EMRE ENSTİTÜLERİNİN YAPTIĞI ÇALIŞMALAR ÇOK DEĞERLİ’

Oktay Kaynarca, Yunus Emre Enstitülerinin hem kültürün hem de dilin yayılması için büyük bir rol üstlendiğini dile getirdi. Kaynarca Enstitülerin üstlendiği bu önemli görevden şöyle bahsetti: ‘‘Çok önemli bir görev bu, gerçekten çok değerli bir şey bu. Özellikle bunun işin ehli insanlar, devlet tarafından yapılıyor olması da çok değerli. Kültür çok değerli. Bizim kültürümüzün insanlar tarafında biliniyor olması, insanlar tarafından özümseniyor olması bir ülke için çok değerli ve önemli bir şey. Dolayısıyla bunu yapan kurum da çok değerli ve önemli. O yüzden bu çalışmalarımızdan dolayı gerçekten çok tebrik ediyorum ve çok teşekkür ediyorum…

Canlı yayınlara katılmak gibi bir durum içerisinde çok göremezsiniz beni. Şu anda bu konuşmayı yapıyor olmamızın sebebi biraz bu açıkçası.” Oktay Kaynarca’ya Arnavutluk ve Kosova’dan hayranları sorular sordu. Kaynarca’nın Arnavutluk’tan bir hayranı Kurtlar Vadisi dizisindeki Süleyman Çakır için nasıl hazırlandığını sordu. Kaynarca oynadığı karakterlere dair gerçekleştirdiği hazırlık sürecinden şöyle bahsetti: “Açıkçası doğruyu söylemek gerekirse özel bir hazırlık süreci yaşamadım… Tanımadığım, bilmediğim bir karakterse ancak üzerinde çalışma yaparım ve ne olabileceğine bakarım ama genelde yaptığım şu oluyor: Bana gönderilen senaryolarda, ben o karaktere benzer kimleri tanıdım, ona benzer kimler var benim hayatımda deyip, onlardan bir karışım yapıp, yoğurup ondan sonra karakteri ortaya koyuyorum. O da öyle oldu açıkçası.”

TÜRK DİZİLERİ TÜRKÇEYE İLGİYİ ARTIRIYOR

Arnavutluk’ta yayın yapan ve programı resmi Facebook sayfasında canlı olarak yayımlayan Vizion Plus televizyon kanalının sunucusu Evi Reçi, canlı yayına bağlanarak Oktay Kaynarca’nın Arnavutluk’ta bir dizi çekmeyi planlayıp planlamadığını sordu.

Arnavutluk’ta dizi çekmeyi çok istediğini ancak bunun kararını vermediğini belirterek, “İnşallah diyorum ama bunun kararını ben veremem, tabi ki yapımcımız verebilir. Belki öyle bir hikâye öyle bir yere akar ki, belki öyle bir şey gerçekleşir, neden olmasın, inşallah olsun diyelim. Arnavutluk’a geldim, Tiran’da gezdim dolaştım, çok da beğendim. Çok da hoş bir ülke. Nasıl söyleyeyim biraz eski Türkiye tadını aldım. Nostalji de yaşadım biraz, hala o bizim eski Türkiye’nin hani bir 10 yıl 15 yıl önceki havası var, insanlar çok samimiler, çok sahiciler.”

Jusuf Emin’in “Size senaryosu Balkanlarda geçen bir filmde oynama teklifi gelse kabul eder misiniz?” sorusunu Oktay Kaynarca şöyle yanıtladı:

“Böyle bir senaryo inşallah gelir. İnşallah biz de değerlendiririz. İnşallah güzel bir şey çekeriz. Hele bir de çalışırken orada olmak güzel bir duygu. Düşünsenize, hem orayı görmüş olurum hem de çalışmış olurum hem de birçok şeyi birlikte yapmış oluruz. Biraz Bulgaristan’ı gezdim. Biraz Tiran’ı gezdim, Tiran’ın dışında başka yerlere de gittim. Ama dünyanın hakikaten en güzel coğrafyalardan bir tanesi zaten.

OYUNCU ROLÜYLE DEĞİL HAYATIYLA KENDİNİ İFADE EDER

Kosova’dan Ayla Etemi ise Oktay Kaynarca’ya “Hiç mesleğinize dair pes ettiğiniz, geri çekilmek istediğiniz bir dönem oldu mu? Oynadığınız karakterlerden hangisinde kendinizi en iyi ifade ettiğinizi düşünüyorsunuz?” sorusunu yöneltti.

Kaynarca ise bu zamana kadar zor şartlar altında çalışmak zorunda kalsa da asla pes etmeyi düşünmediğini söyledi. Kaynarca şöyle konuştu: “Zaten bana göre bir şey değil pes etmek. Mesela onun mantık çerçevesinde gerçekten olmayacağına inanırsam, başka bir pozisyon almayı becerenlerdenim ben. Ama benim için böyle bir şey gerçekleşmedi desem doğru olur. Çünkü o hayal kırıklıkları, ne iş yaparsanız yapın hayatın içinde olacak. Ama sizi işinizden uzaklaştıracak derecede sizi yıldırmamalı diye düşünüyorum. Hiç pes etmedim.”

Kaynarca, Etemi’nin ikinci sorusuna karşılık ise şu cevabı verdi: “Bir oyuncunun kendini ifade etmesi oynadığı rolle doğru orantılı değildir. Yaşadığı hayatla kendisini ifade eder, duruş biçimiyle kendisini ifade eder… Sanat zaten önce hayal etmekle başlar, hayal etmeyi öğretir bize, hayallerimiz olmazsa başka bir şey olmaz. O yüzden de hayallerimize mutlaka önem vermek zorundayız. Ama kendimizi ifade biçimimiz, bizim yaptığımız işle olmaz, çünkü biz başka karakterler oynuyoruz. İyi karakterler de oynayabiliriz, kötü karakterler de oynayabiliriz. Ama bizim yaptığımız iş o karakteri seyirciye inandırabilmek. Kendimi ifade etme biçimine gelince; bugüne kadar yaptığım hiçbir iş benim Oktay Kaynarca’yı ifade etme biçimim olmadı. Ben kendi hayat biçimimle kendini ifade etmeye çalışanlardanım.”

Yazar Hakkında

TR Dergisi

Yorum Ekle